Samanyolu’nun fotoğraflarını görmek için internette arama yapacak olursanız, birçok görüntü bulabilirsiniz. Üst düzey kameralar tarafından çekilmiş karanlık yüzeyde parlak lekeler, ortası parlak ve dış katmana doğru spiral şekilde ilerleyen çizgiler… bir saniye. Eğer Samanyolu’nun içinde yaşıyorsak, Samanyolu’nun tamamını gösteren fotoğrafları nasıl çekiyoruz? Spoiler uyarısı: Aslında samanyolunun fotoğrafını çekmiyoruz!
İşte, Evimiz!
Dünyamız Samanyolu’ndadır ancak ne galaksinin merkezine, ne de dış kenarına (sınırına) yakın değildir. Merkezde bulunan devasa kütleli karadelikten yaklaşık 25.000 ışık yılı, dış kenardan da 25.000 ışık yılı uzaklıktayız. Yani galaksinin merkezi ile kenarın tam orta kısmında kalıyoruz. Galaksimiz, merkezde bulunan bir çıkıntı ve tüm galaksilerin ortak bir noktaya çekilmesi sebebiyle, biraz yamuk yapıdaki bir disk gibi şekillenmiştir.Geceleri ışık kirliliği olmayan (Ve mümkünse yüksek rakımlı) bir noktaya giderseniz, gökyüzüne baktığınızda parıldayan parlak bir şerit çizgisi görebilirsiniz. Bu, Samanyolu’nun Dünya’daki bakış açımızdan görebileceğimiz bir kesiti.Ama bu görüş yer seviyesinden, peki ya uzay araçlarından nasıl görürüz?
Çok Yakın ve Çok Uzak
Dünya’dan en uzağa seyahat eden uzay aracı Voyager 1’dir. 1977’de fırlatıldığı günden bugüne 23 milyar kilometre civarı bir mesafe kat etti. Bir ışık yılının yaklaşık 9,5 trilyon kilometre ve galaksimizin çapının da 1.000 ışık yılı olduğunu düşünecek olursak, kabaca ömrümüz boyunca bu galaksiyi terk etme şansımız yok diyebiliriz. Ancak bu, göremediğimiz şeylerin resimlerine sahip olamayacağımız anlamına gelmez. Dikkatinizi şuna çekmek istiyoruz; fotoğraf değil, resim. Galaksinin dışına çıkıp “peeeyniiiiiir” dediği anı yakalayıp fotoğrafını çekmemiz gibi bir durum olası değil, ancak dev uzay teleskoplarıyla yapılan gözlemler sonucu galaksimizin resmi çizilebilir. İnternette Samanyolu’na ait resimleri arattığınızda çıkan sonuçların tamamı, gözlemlenen kısımların bir araya getirilmesiyle çizilen temsili resimlerdir. Kısacası, gece gökyüzüne baktığınızda gördüğünüz görüntü, milyonlarca yıl önce yaşayan dinozorların gördükleriyle neredeyse birebir aynı. Çıplak gözle yapılan gözlemler bize net bir sonuç vermese de gelişen teknoloji ve onlarca yıllık araştırmalar, galaksimizin neye benzediği hakkında birçok fikir edinmemize olanak sağlıyor.