Asaf Halet Çelebi
Türk edebiyatında unutulan, kıyıda köşede kalan ama bu durumu hak etmeyen bir şairdir. Bu kenara itikliğinin sebebi ise şüphesiz şiirinde kullandığı karmaşık ve uzlaşılmaz dildir. Nitekim kendi şiirini düz yazılarında açıklamış birisidir ama kuşkusuz ki biraz zahmetli bir şair olduğundan önemsenmemiştir. Şimdi biz bu kıymetli şairin yaşamından ve biraz da şiir dünyasından bahsedeceğiz.
Hayatı
İstanbul 1907 doğumludur. Asıl İstanbulludur. Dâhiliye Nezareti görevlilerinden Mehmet Sait Halet Beyin oğludur. İlk ve orta eğitimini Galatarasay’da yaptı. Sanayi-i Nefise Mektebine girdi ise de kısa bir müddet sonra ayrılarak Adliye Meslek Mektebine geçti. Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesi zabit kâtipliğinde bulundu, Osmanlı Bankasında, Deniz Yolları İdaresinde çalıştı. Öldüğünde Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kütüphane görevlisiydi. 1958 senesinde 51 yaşında ölmüştür, mezarıysa Beylerbeyi Küplüce’dedir.
Asaf Halet Çelebi’nin soy adı aslında Çelebi deyildir, Mevlana’ya duyduğu sevgiyle soy adını Çelebi olarak almıştır. Herhangi bir akrabalık ilişkisi yoktur Mevlana ile.
Asaf Haleti nevi şahsına münhasır birisidir. Özelikle giyim tarzıyla çok ilgi çekmiş ayrıca mahallenin çocukları tarafından alay konusu olmuştur. Sürekli cebinde taze bir karanfil taşır ve bu karanfili canlı tutmak için de cebinde, karanfilin olduğu cebinde, ufak bir su kesesi tutar. Üstelik üstüne bir – iki beden dar gelen şeyleri giydiği için de bayağı fazla şakaya maruz kalmıştır.
Şairimizin bir diğer bilinmeyen yönüyse Türk müziğini çok iyi biliyor olmasıdır. Hatta Türk sanat müziğindeki bazı hataları ortaya çıkarmış ve bunun hakkında bir çok makale yazmıştır. Bu makaleleri Hakan Sazyek tarafından derlenmiştir.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi yaşamının bir kısımda ayrıca büyük bir kısımda kütüphane memuru olarak çalışmıştır. Yani okuyacak çok zamanı olmuş ve aslında şiirlerinin temelini de bu okudukları oluşturmuştur. Birçok şiirinde de dünyayı etkileyen felsefe sistemleri (Budizm gibi ) konu edilmiştir. Hatta bu felsefe sistemlerinin özel adlandırılmalarını da – Sidharta, Mara gibi- şiirinde işlemiş ve belki de bu yüzden uzlaşılamaz hale gelmiştir. Her ne kadar düz yazılarında şiirini ne üstüne inşa ettiğini açıklasa da gene de pek duyulmamıştır sesi.
Şiir Macerası
Gençlik yıllarında yazdığı gazel ve rubaîleri yayınlamayan Asaf Halet Çelebi, Ses dergisinde 1938 senesinde çıkan serbest vezinli şiirleri ile tanındı. Daha sonra Hamle, Sokak, Servet-i Fünun – Uyanış dergilerinde ve Gün gazetelerinde yayımlanan şiirleri ile dikkat çekti. Bu şiirlerde bir yandan Doğu kültürünün egzotik, mistik ve sıcak yapısı varken bir yandan da Batı’nın serbest şiir anlayışı vardı. Şiirleri soyuttu ve döneminde soyut şiirinin tek temsilcisi oldu.
Şiirleri “ …Yapı bakımından, çoğu masallardan, dinlerden ya da şairin düş ve hayallerinden gelme sembollerine dayanır.” Mehmet Kaplan’ın bakış açısına göre ki bu bakış açısı tamamiyle doğrudur. Ayrıca gene Mehmet Kaplan’a göre şiirinde ahenkten çok psikolojik muhtevayla hayal ve masal unsurları vardır. Onun şiirlerinde bir bağ vardır, bir tümevarım.
Gerçekten de Asaf Halet bütüncül bir yaklaşım sunar şiire karşı. Şiirde bir gazete kupüründen darılma haber de olabilir şair için ama şair bunu öyle bir işlemelidir ki şiirin tümünde bu fark edilmemelidir. Bu bakımdan Kaplan ona uyumsuzluğun şairi demiş olabilir. O, ayrı ayrı mısralarla ayrıca dörtlüklerle uğraşmaz; tüm ile uğraşır ve şair bu yönüyle Yahya Kemal ve takip edenlerinden ayrılır.
Asaf Halet’i Yahya Kemal ve takip edenlerinden ayırma gereği duyduk çünkü Asaf Halet bir Saf Şiir taraftarıdır. Saf Şiir’in o zamanki çekirdek kadrosunun başı Yahya Kemal’dir. Ayrıca Asaf Halet’in ilk makalesi de Saf Şiir anlayışı üstüne ve aslında bir Sembolist tanıtım yapılmıştır. Hatta şiirin uğraşarak yapılabileceğini söylüyor, çalışmayla inşa edilebileceğini söylüyor. Yani; Yahya Kemal’in mükemmeliyetçi anlayışıyla tamamen uyuşuyor ki bizde onu Yahya Kemal’den ayırmanın gerekliliğini duyduk. Ayrıca Asaf Çelebi, şiir ile hikâyecik ilişkisini de bir kenara atar ve böylelikle Garip akımından da ayrılır.
Şairimiz vezin ve kafiyeyi de lüzumsuz buluyor. Vuzuh kısaca ölçüyü kabul edecek olsa dahi vuzuhun tanımının yapılamayacağını söylüyor düz yazılarında.
Asaf Halet her ne kadar Saf Şiir anlayışını savunsa da benzetme sanatlarını çok kullanmaz. Bu sanatları söz cambazlığı olarak niteler ve iyi bir şairin bu tür şeylere ihtiyaç duymadığını vurgular.
Asaf Halet’in şiir formu da tamamiyle şekilsiz deyildir. Aslında şiirlerinin formsuz oluşunu kendisi kabul etmez. O zaten formsuzluğun deyil yeni bir formun peşindedir. Bugünkü modern sanatların çerçevesine şiirler ortaya koyar aslında ama bu dehası kendi zamanında maalesef göz ardı edilmiştir.
Asaf Halet Çelebi, Doğu uygarlıkları ve Fars edebiyatı üstüne yazılar yazmış, Divan edebiyatı ile ilgili incelemeler yapmıştır. Şairliğinin oluşumunda felsefe ve müzik bilgisinin yanında Osmanlı kültürünün, Fars kültürü birikiminin ve Fransız şiir terbiyesinin önemli bir yeri vardır.
Nitekim Asaf Halet’in kendisi de uzlaşılan şiirler yazmadığını uzlaşılan şiirlerin sıradan şairlerin işi olduğunu vurgular. Bu bakımdan şayet bir Asaf Halet Çelebi şiiri okuyacaksınız ve bu şiiri anlamak istiyorsanız şiiri bir ön hazırlığınızın bulunması şart. Ancak o vakit bir dahi şairin ne anlatmak istediğini anlayabilir ve onun şiirlerinden tat alabilirsiniz.
Asaf Halet Çelebinin Hayatı
SAĞLIK HABERLERİ
22 Mart 2023TEKNOLOJİ HABERLERİ
22 Mart 2023SON DAKİKA HABERLERİ
22 Mart 2023TEKNOLOJİ HABERLERİ
22 Mart 2023EKONOMİ HABERLERİ
22 Mart 2023AÇILIŞ SAATLERİ
22 Mart 2023SON DAKİKA HABERLERİ
22 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.